Dava; davacı şirketin bir yıl süreyle tüm kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin 30.01.2009 tarih ve 27126 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan işlemin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi'nce; davacı tarafından idareye yapılan başvuruda, ihale konusu 120 hektarlık alanın 52 hektarlık kısmının "gen koruma ormanı" olarak tefrik edilmesi sonucu bu kısmın kullanılamadığı belirtmekte ise de; şartname ve sözleşmede mesire alanının Orman Genel Müdürlüğü'nce "gen koruma ormanı" ilan edilen kısmında yapılaşmaya izin verilmeyeceğinin kurala bağlandığı, her ne kadar muhakkik raporunda belirtildiği üzere alanın bir kısmının bu şekilde tefrikinin devamı halinde alanın cazibesini yitireceği belirtilse de, işletmecinin sözleşmeye ve şartnameye dayalı olarak girmiş olduğu yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiği; 14.07.2008 tarihinde yer teslimiyle başlayan işletim sürecini 12.09.2008 tarihi itibarıyla sona erdirmek suretiyle taahhüdünü sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmeyerek sözleşmenin feshine neden olan davacı şirket hakkında 2886 sayılı Kanunun 84. maddesi uyarınca tesis edilen işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı şirket tarafından temyiz edilmiştir.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 84. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Üzerine ihale yapıldığı halde usulüne göre sözleşme yapmayan istekliler ile sözleşme yapıldıktan sonra taahhüdünden vazgeçen ve mücbir sebepler dışında taahhüdünü sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmeyen müteahhit veya müşteriler hakkında da, ihaleyi yapan bakanlık veya ilgili bakanlık tarafından, bir yıla kadar ihalelere katılmaktan yasaklama kararı verilir ve bu kararlar Resmi Gazete'de ilan ettirildiği gibi ilgililerin müteahhitlik sicilllerine işlenir." kuralı yer almaktadır.
Kanun'un yukarıda yer verilen hükmü uyarınca yasaklama kararı verilebilmesi, sözleşme imzalandıktan sonra iradi olarak taahhüdünden vazgeçme veya sözleşmeye uygun olarak taahhüdün yerine getirilmemesi halinde söz konusu olabileceğinden, yüklenicinin sözleşmede yer alan edimini yerine getirememesinin kendisinden kaynaklanmayan veya mücbir sebeplere dayanması durumunda anılan madde uyarınca yüklenicilerin sorumlu tutulmasına olanak bulunmamaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; Ankara İl Çevre ve Orman Müdürlüğü'nce 29.05.2008 tarihinde yapılan "Beynam B Tipi Mesire Yeri İşletmeciliği" ihalesinin davacı şirket üzerinde bırakıldığı ve 14.07.2008 tarihinde sözleşme imzalanarak aynı gün yer tesliminin yapıldığı; anılan sözleşmede, sözleşme konusunun Beynam B Tipi Mesire Yeri'nde bulunan kapı girişi, kır gazinosu, wc ve saha temizliği işletmeciliği olarak, işletilecek toplam alanın ise 120 hektar olarak belirlendiği; davacı şirket tarafından ihaleyi yapan idareye sunulan 12.09.2008 tarihli dilekçeyle, sözleşme konusu alanın 52 hektarlık kısmının gen koruma ormanı olarak belirlendiğinin sonradan öğrenildiği, bu durumun faaliyetlerini kısıtladığı, mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiği belirtilerek başvuruda bulunulduğu; konunun incelenmesi devam ederken davacı şirket tarafından 07.10.2008 tarihinde yeni bir başvuruda bulunularak, alan üzerindeki söz konusu durum nedeniyle sözleşmenin feshedilerek teminat ve ödemelerin taraflarına iadesinin talep edildiği; 21.10.2008 tarihinde yapılan başvuruyla, sözleşmenin feshedilmesi, mümkün olmaması halinde ise alanın kısıtlanması nedeniyle uğradıkları gelir kaybının kira bedelinden düşülmesinin istendiği; 05.11.2008 tarihli dilekçeyle de, işletmeyi 12.09.2008 tarihi itibarıyla durdurdukları ve bu tarihten sonra alana araç giriş-çıkışının olmadığının bildirildiği; konunun Bakanlığa intikali üzerine düzenlenen 12.11.2008 tarihli inceleme raporunda özetle, 14.07.2008 tarihli sözleşmenin karşılıklı herhangi bir alacak talep edilmesine imkan verilmeden feshedilmesi ve kesin teminatın gelir kaydedilmesi suretiyle işletmeciliğin sona erdirilmesi, sözleşmenin feshinden sonra ise "gen koruma ormanı" olarak ayrılan alanın statüsünün devamı halinde bu alanın mesire yeri sınırlarından çıkarılmış haliyle yeniden ihaleye çıkarılmasının uygun olacağı görüşlerine yer verildiği, davacı şirketin fesih talebi ve anılan inceleme raporunda yer verilen değerlendirmeler göz önünde bulundurularak sözleşmenin idarece feshedildiği; diğer yandan, işletmeciliğin belirtilen şekilde sona erdirilmesinin, sözleşme yapıldıktan sonra taahhüdünden vazgeçme ve mücbir sebepler dışında taahhüdünü sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmeme kapsamında olduğu değerlendirilerek dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta; Ankara Orman İşletme Müdürlüğü'nün 15.04.2008 tarih ve 002474 sayılı yazısıyla; uyuşmazlığa konu mesire alanının yakın zamanda ihale edilerek işletmesinin devredileceği, 219 no'lu Gen Koruma Ormanının 105.5 hektarlık Nüve alanı ile 118.5 hektarlık Tecrit Zonu alanının Beynam mevkiinde bulunan bölmeleri kapsadığı, Beynam mesire alanı işletmeciliği ihale edilirken 219 no'lu Gen Koruma Ormanının mesire alanı dışında bırakılması gerektiğinden konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiğinin ihaleyi yapan Ankara İl Çevre ve Orman Müdürlüğü'ne ihale tarihinden önce bildirildiği, ancak bu husus değerlendirilmeksizin alanın tümü için ihaleye çıkılarak sözleşme imzalandığı görülmektedir.
Her ne kadar, İdare Mahkemesi'nce, işin sözleşmesinde, mesire alanının Orman Genel Müdürlüğü'nce "gen koruma ormanı" ilan edilen kısmında yapılaşmaya izin verilmeyeceğinin kurala bağlandığı, davacının sözleşmeye ve şartnameye dayalı olarak girmiş olduğu yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekirken aksine hareket ederek sözleşmenin feshine neden olduğu belirtilmekte ise de; 12.11.2008 tarihli inceleme raporunda yer alan, "...Beynam Mesire yerinin bir bölümünün Ankara Orman İşletme Müdürlüğü tarafından 15.04.2008 tarihinde gen koruma ormanı ilan edildiği, konunun 29.05.2008 tarihinde yapılan işletmecilik ihalesinden önce öğrenilmiş olmasına rağmen, o tarihten itibaren İl Müdürlüğünce konuya ilişkin herhangi bir bilgi ya da belgenin daha önce Genel Müdürlüğe intikal ettirilmemiş olmasına karşın İl Müdürlüğünce şartname ve sözleşmeye bununla ilgili hükümlerin konduğu, ancak işletme konusu her ne kadar kapı girişi, kır gazinosu, wc işletmeciliği olarak görülse de işletme konusu unsurların 120 hektarlık alanda bir bütün arz ettiği, alanın tamamının işletme konusu faaliyetlere mütemmim cüz teşkil ettiği, zira alandaki rekreatif faktörlerin bulunmaması halinde kapı girişinde ücret ödeyerek sadece kır gazinosuna veya wc kullanımına ziyaretçi gelmeyebileceği, İl Müdürlüğünün 24.10.2008 tarihli raporunda da belirtildiği üzere piknik kullanımlarının yoğun bir kısmının ileride tel örgüyle kullanıma kapatılacak gen koruma ormanı içerisinde kaldığı, bu cihetle gen koruma ormanı olarak tefrikinin devamı halinde alanın cazibesini yitirebileceği" yolundaki tespitler ve davacı şirketin çeşitli tarihlerde idareye yaptığı başvurularda, sözleşme bedeli 120 hektarlık alan üzerinden hesaplanmasına rağmen bu alanın 52 hektarlık kısmının ileride kullanılamayacağı ileri sürülerek sözleşmenin feshinin, bu mümkün olmazsa kira bedelinin düşürülmesinin talep edilmesi karşısında, söz konusu alanda yapılaşma yasağının taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı görülmektedir.
Bu itibarla, sözleşmede yer alan taahhüdün yerine getirilmemesinde davacı şirketin herhangi bir kusurunun bulunmaması ve uyuşmazlığa konu sahadaki söz konusu hukuki durumun değerlendirilmesi sonucu sözleşmenin idarece feshi yoluna gidilmesi hususları göz önünde bulundurulduğunda, davacının yasaklanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolunda hüküm kuran Mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca Ankara 5. İdare Mahkemesi'nin 25.11.2009 tarih ve E:2009/436, K:2009/1688 sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 17.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
(Danıştay 13. D., E. 2010/1160 K. 2013/1110 T. 17.4.2013)
Yorum Bırak