Davacı; ...r salonu inşaatına ilişkin taraflar arasında sözleşme bulunduğunu, geçici kabul sırasında tespiti mümkün olmayan eksiklikler nedeniyle spor salonunun kullanılamaz hale geldiğini, bir çok ayıp tespit edildiğini ve idare zararı doğduğunu belirterek bunların giderim bedeline ilişkin alacak talebinde bulunmuş, davalı inşaatın eksiksiz tamamlanıp teslim edildiğini, ancak idare tarafından hiçbir şekilde kullanıma açılmadığını, hasarların kullanılmamaktan dolayı oluştuğunu belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece eserin ayıplı olarak kabul edildiği ve süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava sözleşme ve teslim tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülgâ BK'nın 355 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu kapalı spor salonu yapılması işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak ayıp giderim bedeline ilişkin açılmış alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, spor salonu yapılmasına ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup davanın çözümlenmesinde uygulanması gereken hükümler, mülga 818 sayılı BK'nın 355 ve devamı maddeleridir. Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 818 sayılı BK'nın 359-363 maddeleri arasında düzenlenmiştir. 818 sayılı BK'nın 360. maddesi ayıbı işin kusurlu olması veya sözleşmeye aykırı bulunması olarak tanımlamıştır. Ayıp, imal edilen bir eserde veya malda, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunmasıdır. Şayet, imal edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu'nun 360. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususu def'i olarak ileri sürebilir. 360. maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. Eserin iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olması veya hakkaniyet kaideleri gereği eseri kabul etmesinin iş sahibinden beklenememesi veya eserin sözleşmede açıkça kararlaştırılan nitelikleri taşımaması halinde iş sahibi eseri kabulden kaçınarak sözleşmeden dönebilir. Eserdeki ayıpların eserin reddini gerektirecek nitelikte önemli olmaması halinde ise diğer seçimlik hakların kullanılması gerekir. Diğer taraftan ayıbın varlığını ihbar şekil koşuluna bağlı olmayıp tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. İş sahibi daha sonra ortaya çıkan gizli ayıplar nedeniyle talepte bulunmuş ise, BK’nın 360/2. maddesi uyarınca, iş sahibi teslimden sonra ortaya çıkan bu gizli ayıpların giderilme bedelini ayıbın ortaya çıktığı tarihteki rayiç fiyatlarla isteyebilir.
Ayıp giderim bedeline ilişkin davalarda eksik iş, açık ayıp ve gizli ayıp kavramlarına uygun ayrım yapılmak suretiyle inceleme yapılması gerekir. Eksik iş, sözleşme ve eklerine göre yapılması gerektiği halde yapılmayan (noksan bırakılan) işleri ifade eder. Eksik işler yönünden BK’nın 359 ve 362. maddesindeki hükümler uygulanmaz. Açık ayıp, eserde dikkatli bir inceleme sonunda görülebilen ve anlaşılabilen bozuklukları, gizli ayıp ise dikkatli bir inceleme ile ortaya çıkmayan ve sonradan kullanılmakla ortaya çıkan ayıpları ifade eder. Yüklenicinin açık ayıplar nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için teslimden itibaren makul sürede (işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir zaman süreci içinde) eserin muayenesini yaptırıp varsa ayıplarını ihbar etmesi gerekir (BK.md.359). Aksi halde yüklenici ihtirâzi kayıtsız eseri kabul etmiş sayılacağından ayıba bağlı hakları yitirir (BK.md.362). Sonradan ortaya çıkan gizli ayıpların da ayıba vakıf olunur olunmaz derhal bildirilmesi gerekir. Aksi halde iş sahibi eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır ve ayıba bağlı hakları düşer (BK.md.362). Sözleşmede garanti (teminat) süresi kararlaştırılmışsa ayıp ihbarı bu süre içinde de yapılabilir. Süresinde ayıp ihbarı yapılmışsa, açık ayıplı imalâtın bedeli eserin teslim edildiği ve ayıp ihbarının yapıldığı, gizli ayıplı imalâtın bedeli de gizli ayıbın ortaya çıktığının anlaşıldığı tarihteki rayiçlerle istenebilir. Şayet sözleşmede özel düzenlemeler varsa öncelikle sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki sözleşmenin 2. maddesinde taraflara ilişkin adres bilgilerine yer verilmiş olup 2.3 maddesinde de adres değişikliği usulüne uygun şekilde karşı tarafa bildirilmedikçe yapılan tebliğ geçerli kabul edilmiştir. Her ne kadar mahkemece dava reddedilmiş ise de konunun uzmanı olan teknik bilirkişi kurulu ayıpların gizli ayıp olduğu ve giderim bedeli hesaplamış ve ayrıca ayıplar davalı tarafa sözleşmedeki adrese tebliğe çıkarılmak suretiyle tebliğ yapılmış sayılacağından ayıbın ortaya çıktığı 2011 tarihi itibarıyla ayıp giderim bedeli hesaplanmak üzere ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış kararın temyiz eden davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 22.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 22.05.2017 tarih ve 2017/809 E., 2017/2159 K. nolu kararı)
Yorum Bırak