Belediye bütçe içi akaryakıt işletmesi için yapılan akaryakıt, oto gaz ve yağ alımları ödemelerinden damga vergisi kesintisi yapılmadığı görülmüştür.
488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun “Konu” başlıklı 1 inci maddesinde;
“Bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtlar Damga vergisine tabidir.
…”
“Mükellef” başlıklı 3 üncü maddesinde;
“Damga Vergisinin mükellefi kâğıtları imza edenlerdir.
Resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kâğıtların Damga Vergisini kişiler öder.
…”
“Resmi daire” başlıklı 8’inci maddesinde;
“Bu kanunda yazılı resmi daireden maksat, genel ve özel bütçeli idarelerle, il özel idareleri, belediyeler ve köylerdir.
Bu dairelere bağlı olup ayrı tüzel kişiliği bulunan iktisadi işletmeler resmi daire sayılmaz.”
“Nispet” başlıklı 14’üncü maddesinde;
“Kâğıtların Damga Vergisi bu kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı nispet veya miktarlarda alınır. …”
hükümleri yer almaktadır.
Bu hükümlerle birlikte anılan kanuna ekli (1) sayılı tablonun “IV. Makbuzlar ve diğer kâğıtlar” başlıklı bölümünün (1/a) sırasında;
“Resmî daireler tarafından yapılan mal ve hizmet alımlarına ilişkin ödemeler (avans olarak yapılanlar dahil) nedeniyle kişiler tarafından resmî dairelere verilen ve belli parayı ihtiva eden makbuz ve ibra senetleri ile bu ödemelerin resmî daireler nam ve hesabına, kişiler adına açılmış veya açılacak hesaplara nakledilmesini veya emir ve havalelerine tediyesini temin eden kâğıtlar” için uygulanacak olan damga vergisi binde 9,48 olarak belirlenmiştir.
Belediye şirketi ve belediye işletmesi farklı iki oluşumdur. Mahalli idareler bütçesi içinde oluşturulacak işletmelerin, kuruluş ve işleyişine dair usul ve esasları düzenlemek amacı ile 08.03.2011 tarih ve 27868 sayılı Resmi Gazete ile Mahalli İdareler Bütçe İçi İşletmeler Yönetmeliği yayımlanmıştır.
Mahalli İdareler Bütçe İçi İşletme Yönetmeliği’nin “İşletmenin mahalli idare teşkilat yapısındaki yeri” başlıklı 4’üncü maddesinde;
“(1) İşletme, büyükşehir belediyesi olan il özel idarelerinde, Daire Başkanlığı veya İşletme Müdürlüğü ya da İşletme ve İştirakler Müdürlüğü; diğer il özel idarelerinde İşletme Müdürlüğü ya da İşletme ve İştirakler Müdürlüğü; büyükşehir belediyelerinde, İşletme ve İştirakler Daire Başkanlığı veya Şube Müdürlüğü; diğer belediyelerde ise, İşletme Müdürlüğü veya İşletme ve İştirakler Müdürlüğü şeklinde ayrı bir hizmet birimi olarak kurulabileceği gibi, mevcut bir hizmet birimi içinde de kurulabilir.”
“Muhasebe işlemleri” başlıklı 9’uncu maddesinde;
“(1) İşletme faaliyetlerinin muhasebe işlemleri 10/3/2006 tarihli ve 26104 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği hükümlerine göre mahalli idarenin muhasebe biriminde tutulur.
(2) İşletmenin Kurumlar Vergisine tabi faaliyetleri, hesap planı bakımından, sadece bütçe işlemlerinin muhasebeleştirilmesi ve raporlanmasına ilişkin olarak Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği hükümlerine tabidir.
(3) İşletmenin ticari mal ve hizmet alım satımlarına ilişkin (Kurumlar Vergisine tabi) faaliyetleri için, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 175 inci ve mükerrer 257 nci maddeleri hükümleri uyarınca belirlenen muhasebe standartları, tek düzen hesap planı ve mali tabloların çıkarılmasına ilişkin usul ve esaslar çerçevesinde defter tutulur. Mahalli idare bütçesi içinde yapılan personel ve diğer yönetim ve donatım giderleri kurum kazancının tespitinde ve Kurumlar Vergisi beyannamesinin düzenlenmesinde ayrıca dikkate alınır.”
hükümleri yer almaktadır.
Mahalli İdareler Bütçe İçi İşletme Yönetmeliğinin “Hüküm bulunmayan haller” başlığını taşıyan 16. maddesinde “Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hususlarda, işletmenin bağlı olduğu mahalli idarenin tabi olduğu mevzuat hükümleri ile 1/5/2007 tarihli ve 26509 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Döner Sermayeli İşletmeler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre ilgili mevzuatında bütçe içi işletmelerin resmi daire sayılıp sayılmayacaklarına ilişkin herhangi bir düzenleme yer almamakla birlikte hüküm bulunmayan hallerde Döner Sermayeli İşletmeler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği hükümlerinin uygulanacağı açık olarak belirlenmiştir.
Döner Sermayeli İşletmeler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliğinin “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde döner sermaye, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine kanunlarla verilen asli ve sürekli kamu görevlerine bağlı olarak ortaya çıkan ve genel idare esaslarına göre yürütülmesi mümkün olmayan mal ve hizmet üretimine ilişkin faaliyetlerin sürdürülebilmesi için, kamu idaresine bağlı olarak kurulmuş işletmelere tahsis edilen sermaye, işletme ise verilen sermayenin tahsis amacını gerçekleştirmek üzere kurulan döner sermaye işletmeleri olarak tanımlanmaktadır.
Mahalli İdareler Bütçe İçi İşletme Yönetmeliğinde belediye bütçe içi işletmelinin tüzel kişiliğine ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte ilgili Yönetmeliğin 16. maddesi gereğince hüküm bulunmayan hallerde Döner Sermayeli İşletmeler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği hükümleri uygulanacağı belirlenmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere, Kanun koyucu Mahalli İdareler Bütçe İçi İşletmeleri ile Döner Sermayeli İşletmeler arasında paralellik kurmuştur.
Döner Sermayeli İşletmeler bağlı olduğu idarenin tüzel kişiliği içinde yer alan, ayrı tüzel kişilikleri bulunmayan işletmelerdir. Aynı şekilde Mahalli İdareler Bütçe İçi İşletmeleri de bağlı olduğu idarenin tüzel kişiliği içinde yer alıp ayrı tüzel kişilikleri bulunmamaktadır. Buna göre, bağlı olduğu idareden ayrı tüzel kişilikleri bulunmayan mahalli idareler bütçe içi işletmeleri tıpkı Döner Sermaye İşletmeleri gibi Damga Vergisi Kanunu açısından resmi daire tanımı içine girmekte olup Damga Vergisi Kanununa tabidir.
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri uyarınca idarenin mal alımlarına ilişkin ödemeler nedeniyle kişiler tarafından idareye verilen ve belli parayı ihtiva eden kağıtlar üzerinden binde 9,48 nispetinde damga vergisi alınması gereklidir.
Sorumlular tarafından yapılan savunmalarda damga vergisinin belediye idaresinin gelirleri arasında sayılmadığı ve belediye bütçesine dahil edilmediği; damga vergisi tahsil işlemi mevzuata uygun bir şekilde yapılmamış olsa dahi Belediye idaresinin geliri arasında sayılmadığından kamu zararı olarak değerlendirilemeyeceği ifadelerine yer verildiği görülmektedir.
488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun “Vergi ve cezada sorumluluk” başlıklı 24’üncü maddesinde;
“Vergiye tabi kağıtların Damga Vergisinin ödenmemesinden veya noksan ödenmesinden dolayı alınması lazımgelen vergi ve cezadan, mükelleflere rücu hakkı olmak üzere, kağıtları ibraz edenler sorumludur.”
“Resmi dairelerin mecburiyeti” başlıklı 26’ncı maddesinde;
“Resmi dairelerin ilgili memurları kendilerine ibraz edilen kağıtların Damga Vergisini aramaya ve vergisi hiç ödenmemiş veya noksan ödenmiş olanları bir tutanakla tesbit etmeye veya bunları tutanağı düzenlemek üzere, vergi dairesine göndermeye mecburdurlar.”
hükümleri yer almaktadır.
Yukarıdaki hükümden anlaşılacağı üzere gerek resmi daire sıfatları dolayısıyla gerekse Kanunun “Vergi ve cezada sorumluluk” başlıklı maddesi hükümleri gereğince kamu idarelerinin damga vergisi tevkifatı yapma zorunluluğu bulunmaktadır. Dolayısıyla damga vergisi belediyenin öz geliri olmamakla birlikte Belediyenin damga vergisi tevkifatı yapma ve Maliye Bakanlığına ödeme zorunluluğunu yerine getirmemekle kamu kaynağında artışa engel olduğu açıktır.
Diğer taraftan bazı ödeme emri belgelerinde harcama yetkilisi yada gerçekleştirme görevlilerinin imzası olmadığı halde muhasebe yetkilisi tarafından ödeme işlemine onay verildiği görülmüş olup imza eksikliğine rağmen ödeme işlemine onay veren muhasebe yetkilileri de doğan kamu zararından sorumludur.
Yukarıda bahsi geçen hükümler çerçevesinde; belediye bütçe içi akaryakıt işletmesi için yapılan akaryakıt, oto gaz ve yağ alımları ödemelerinden damga vergisi kesintisi yapılmaması sonucu sebebiyet verilen toplam … TL kamu zararının;
...
müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 53 üncü maddesi gereği işleyecek faizleriyle birlikte ödettirilmesine,
İşbu ilamın tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içerisinde 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 55 inci maddesi uyarınca Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile;
(Sayıştay 2.Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 35640 sayılı kararı)
Yorum Bırak