Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda, sözleşmenin 9.11.1990 tarihinde imzalandığı, yer tesliminin ise 14.12.1990 tarihinde yapılmış olup aradan geçen sürenin 35 gün olduğu, bundan da sözleşmenin süre uzatımına ilişkin 19-A/1 maddede öngörülen 7 günlük süre düşüldüğünde yer teslimi nedeni ile gecikmenin 28 gün olduğu belirtilip buna göre hesaplama yapılmıştır.

Sözleşmenin (işe başlama ve işin bitiş tarihi) başlıklı 4. maddesinde, yüklenicinin sözleşmenin yapılmasından sonra bakanlıkça inşaat sahası sınırlarının belirlenmesi, şantiye ulaşım yolunun .yapılması ve arazinin tesviyesini mutakip 7 gün içinde şantiyeyi tutanak ile teslim almak, inşaat ruhsatının alınmasından sonra, taahhüdünü, sözleşme eki iş programına göre 10 ayda tamamlayarak geçici kabule hazır hale getirmek zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Anılan maddelerden anlaşılacağı üzere işe başlama, inşaat ruhsatının alınması ve taahhüdün sözleşmedeki iş programına göre yapılması kaydına dayandırılmıştır.

Davacı yüklenici inşaat ruhsatı almak için 20.12.1990 tarihinde başvuruda bulunmuş, verdiği iş programı da, davalı ida rece 7.1.1990 tarihinde onanmış, onanan iş programında da, işe başlama tarihli 1.1.1991 olarak gösterilmiştir.

Bu durumda gerek 4 ve gerekse 19 maddeye göre, işin süresine, yer tesliminde gecikildiği belirtilen süre etkili olmayacağından, sözleşme tarihi ile yer teslimi tarihi arasında geçtiği ileri sürülen 28 günün süre uzatımı olarak nazara alınması mümkün değildir.

Bu sürenin iş süresine de etkisi yoktur. Buna karşın, bilirkişilerce, sözleşme tarihi ile, yer teslimi tarihi arasında geçen 35 günlük süreden, 7. Gün çıkarılarak 28 gün yer teslimindeki gecikmeden bahsedilip, bu sürenin de süre uzatımına ilave edilmesi yerinde değildir.

Öte yandan, hakedişlerin geç ödenmesinden dolayı sözleşme uyarınca süre uzatımı verileceği ve böylece 574.59 gün süre uzatımı verilmesi gerektiği bilirkişilerce kabul edilmiştir.

Sözleşmenin 19-A/3 maddesi ile 21.3 maddesine göre ara hakedişlerin muhasebeye intikalinden sonra 15 gün içinde ödeme yapılmaması halinde gecikilen süre kadar süre uzatımı verileceği öngörülmektedir.

Bilir kişilerce ilk 5.hakedişte onay tarihi belli olduğundan bu tarihlere 15 gün ilave edilerek hesaplama yapılmış, onay tarihi belli olmayanlar içinde BİGŞ.nin 39. maddesi ile, sözleşmenin 19-A/3 maddesi birlikte değerlendirilerek, tanzim tarihine 45 gün ilavesi ile hak edişlerin ödenmesi gerekli tarih bulunmuş, böylece, ödemelerdeki fiili gecikme süreleri belirlenerek, gecikme süresi, dolayısıyla verilmesi gereken süre uzatımı 574.69 gün olarak belirlenmiştir. Sözleşmede yer alan hak edişlerin kararlaştırılan sürede ödenmemesi halinde gecikilen gün için süre uzatımı verilmesi hükmüne uyulurken, sözleşmeye göre günlük hakedişin bulunması, geciken hakediş tutarının buna oranlanması suretiyle verilmesi gereken sürenin kuralına uygun biçimde hesaplanması gerekirken, miktarına bakılmaksızın, her hakediş için gecikilen süre kadar gün üzerinden sonucu giden bilirkişi raporunun hükme esas, alınması da doğru olmamıştır.

Diğer taraftan sözleşmenin 41/7. maddesi BİGŞ.nin sözleşme eki olduğu belirtilmiştir. Anılan Şartnamenin 39. maddesinde, ara hakedişlere itirazın ne şekilde yapılacağı belirtilmiş olup, itirazın buna uygun olarak gerekçeleri belirtilip, yüklenicinin idareye vereceği ve bir örneğini de hakediş raporunu ekliyeceği dilekçesinde açıklaması, hakediş raporunu idareye verilen ....tarihli dilekçemde yazılı ihtirazı kayıtla cümlesini yazarak imzalaması gereklidir.

Yüklenici itirazlarını bu şekilde bildirmediği takdirde, hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılır denilmektedir.

Bu husus, taraflar arasında delil sözleşmesi niteliğinde olduğundan hakimin resen nazara alması gerekir.

O halde mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar gözetilmek ve bu doğrultuda yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar nazara alınmadan, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA 23.6.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

(Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 23.06.1997 tarih ve E. 1997/1137, K. 1997/3196, nolu kararı)