50 sayılı İlamın 9. Maddesi ile, ... Belediyesi tarafından imar durumuna aykırı olarak düzenlenen yapı ruhsatının iptal edilmesi neticesinde yıkım kararı alınan yapıya ilişkin hizmet kusuru dolayısıyla ilgili ruhsat sahibine tazminat ödenmiş; ancak söz konusu tazminat sorumlu personellere rücu edilmediğinden ... TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

50 sayılı İlamın 9. Maddesi ile, ... Belediyesi tarafından imar durumuna aykırı olarak düzenlenen yapı ruhsatının iptal edilmesi neticesinde yıkım kararı alınan yapıya ilişkin hizmet kusuru dolayısıyla ilgili ruhsat sahibine tazminat ödenmiş; ancak söz konusu tazminat sorumlu personellere rücu edilmediğinden ... TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Kişilerin uğradıkları zararlar” başlıklı 13 üncü maddesinde;

“Kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar. (…) Kurumun, genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır. (…)

12 nci maddeyle bu maddede belirtilen zararların nevi, miktarlarının tespiti, takibi, amirlerin sorumlulukları ve yapılacak işlemlerle ilgili diğer hususlar Cumhurbaşkanınca düzenlenecek yönetmelikle belirlenir.” hükmü yer almaktadır.

Devlete ve Kişilere Memurlarca Verilen Zararların Nevi ve Miktarlarının Tespiti, Takibi, Amirlerinin Sorumlulukları, Yapılacak Diğer İşlemler Hakkında Yönetmeliğin “Amaç” başlıklı 1 inci maddesinde;

“Bu yönetmelik memurların kasıt, kusur, ihmal ve tedbirsizlik sonucu idareye verdikleri zararlar ile kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak kişilerin uğradıkları zararların nevi ve miktarlarının tesbiti, takibi, amirlerin sorumlulukları, yapılacak işlemlerle ilgili usul ve esasları belirlemek amacıyla hazırlanmıştır.” denilmektedir.

Mezkur Yönetmeliğin 5 inci maddesinde;

“Bu yönetmelik hükümlerine göre memurlarca tazmin edilecek zararlar:

a) Kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile belirlenmiş görevlerini kasıt, ihmal veya tedbirsizlik sonucu gerekli dikkat ve itina ile yapmamaları sebebiyle idarenin veya kişilerin uğradığı zararlar, (…)” ifadesi yer almaktadır.

Yönetmeliğin “İdarenin rücu hakkı” başlıklı 11 inci maddesinde;

“Memurların görevlerini, kasıt, ihmal veya tedbirsizlik sonucu gereken dikkat ve itina ile yapmamaları sebebiyle zarara uğrayan kişilerin zararları, başvurdukları mahkeme veya makamlarca verilen kararlar uyarınca ilgili kurumlarca karşılanır.

Kurumların genel hükümlere göre sorumlu memurlara rücu hakları saklıdır.” hükmüne yer verilmek suretiyle 657 sayılı Kanunda belirtilen rücu hakkı, alt normda da yinelenmiştir.

Öte yandan Yönetmeliğin “Amirlerin sorumlulukları” başlıklı 9 uncu maddesinde;

“(…) b) Memurlarca verilen zararların miktarının tesbiti ve ilgililerden bu yönetmelik veya genel hükümlere göre tahsili konusunda yapılacak işlemlerin zamanında ve eksiksiz yürütülmesinden, zararı veren memurların görevli bulundukları kurum ve kuruluşların o mahaldeki amirleri müteselsilen sorumludurlar.” hükmüne yer verilmiştir.

“Zararların takibi ve yapılacak diğer işlemler” başlıklı 10 uncu maddesinde ise;

“Zararı veren memurun amirleri, zararın vuku bulduğu tarihi izleyen 3 gün içinde zararın konusu ile memurun sorumluluğunu belirten tüm bilgi ve belgeleri, o kurum ve kuruluşun en üst yöneticisine iletirler. En üst yöneticiler bilgi ve belgelerin kendilerine intikal ettiği tarihi izleyen 10 gün içinde bu yönetmeliğin 7 nci maddesinde belirtilen usul ve esaslar uyarınca zarar miktarını tesbit ettirirler. (…)” hükmü yer almaktadır.

Anılan Yönetmeliğin “Zararın ve miktarın tespiti” başlıklı 7 nci maddesinde; memurların hizmet kusurlarından doğan zararların miktarının, kurumların üst yöneticilerinin belirleyeceği memurun ilk amirinin de bulunduğu 3 kişilik bir heyet tarafından tespit edileceği; “Zararların ödettirilme şekli” başlıklı 8 inci maddesinde ise söz konusu zararların, işin icabına ve genel hükümlere göre sorumlularından sulh yolu ile veya hükmen tahsil edileceği belirtilmiştir.

Ek olarak Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “Kamu zararlarının belirlenmesi” başlıklı 6 ncı maddesinde

“Kamu zararının belirlenmesinde; (…)

g) Kamu idaresinin yükümlülüklerinin mevzuatına uygun bir şekilde yerine getirilmemesi nedeniyle kamu idaresine faiz, tazminat, gecikme zammı, para cezası gibi ek malî külfet getirilmesi,(…) esas alınır.” denilmektedir.

Anılan mevzuat hükümleri uyarınca kişilerin kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı ilgili kurum aleyhine dava açabileceği; mahkemelerce verilen kararlarda yer alan tazminat tutarlarının kurumlarca karşılanacağı ve kurumun da genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkının saklı olduğu değerlendirilmektedir. Yukarıda yer verilen Yönetmelik hükümleri uyarınca da; memurların mevzuat hükümleri ile belirlenmiş görevlerini kasıt, ihmal veya tedbirsizlik sonucu gerekli dikkat ve itina ile yapmamaları sebebiyle idareyi zarara uğratması halinde, söz konusu zararların memurlarca tazmin edilmesi gerekmektedir.

Memurlarca zararların tazmin edilmesi hali rücu mekanizmasını ifade etmekte olup anılan mekanizmayı, işlerliğe kavuşturmaktan sorumlu olanların zararı veren memurların amirleri olduğu mevzuatta hüküm altına alınmıştır. Anılan zararların sulh yolu ile veya hükmen sorumlu memurlardan tahsil edilmesi icap etmektedir.

Rapor dosyası ve eki belgelerin incelenmesi neticesinde; İdare tarafından mülkiyeti davacı ... adına kayıtlı ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, ... mevkii, 9 pafta, ... parsel sayılı ... m2 yüzölçümlü taşınmazda ... tarih ve ... sayılı imar durumu belgesine göre yapacağı tek katlı ev için 250 m2 yapı inşaat alanını içeren ... tarih ve ... sayılı yapı ruhsatının verildiği görülmüştür. Ancak söz konusu parselin 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında makilik fundalık kayalık ve taşlık alanda kaldığı; %5 emsal ile toplam inşaat alanının 250 m2’yi geçmeyen bir bağımsız bölümlü konut veya pansiyon yapılabileceği, tapu kaydına göre de ... m2 olan taşınmazın 131,25 m2 (... m2 x 0,05) inşaat alanı hakkının olduğu, ruhsatta ise imar durumuna aykırı olarak 118,75 m2 (250 m2 - 131,25 m2) fazla inşaat alanı düzenlendiği tespit edilmiştir.

Söz konusu durum sonucunda idare tarafından fazladan ruhsatlandırılan 118,75 m2’lik kısmın yıkılması, 131,25 m2’lik kısım için de tadilat ruhsatı talebinde bulunulması gereği davacıya bildirilmiş, davacı tarafından gerekli işlemlerin yapılmaması üzerine 250 m2’lik tek daire için düzenlenen yapı ruhsatı, ... tarih ve .../... sayılı encümen kararı ile iptal edilmiştir. Söz konusu yapı ruhsatının iptal edilmesi ile hasıl olan fazla inşaat alanına ilişkin yıkım kararı da ... tarih ve .../... sayılı encümen kararı ile alınmıştır.

Yapı ruhsatının iptali neticesinde ruhsatsız konuma düşen inşaata ilişkin ruhsat verilen ilgili, uğradığı zararların tazmini adına davacı sıfatıyla mahkeme yoluna başvurmuş ve mahkeme tarafından hizmet kusuru sonucunda davacının uğradığı zararın idarece tazmininin gerektiğine karar verilmiştir. Anılan ... 3. İdare Mahkemesinin ... tarihli ve E: ..., K: ... sayılı kararı, idarenin Hukuk İşleri Birimi tarafından ... tarih - ... sayılı yazı ile ... - ... sayılı yazı ile İmar ve Şehircilik Müdürlüğüne bildirilmiştir.

Nihai olarak imar durumuna aykırı ruhsat verilmesi suretiyle hizmet kusuru sonucunda zarara uğratıldığı mahkeme kararı ile sabit olan davacı ...’ın maddi zararı, ... tarih ve ... no.lu ödeme emri ile mevzuat gereği karşılanmıştır. Söz konusu maddi zararın, imar planına uygun olarak imar durum belgesi ve yapı ruhsatı düzenlemekle görevli kılınmış personelin görevlerini kasıt, ihmal veya tedbirsizlik sonucu gereken dikkat ve itina ile yapmamaları sebebiyle ortaya çıktığı dolayısıyla sorumlu personele rücu edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Ancak hak sahibine ödenmesi suretiyle idarece karşılanan mahkeme kararında belirtilen maddi tazminatın, sorumlu personele rücu edilmesine yönelik olarak ilgililerce herhangi bir süreç başlatılmadığı görülmüştür. Dolayısıyla mevzuat ile hüküm altına alınmış olan rücu mekanizmasını işletme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suretiyle idareye ek mali külfet yüklenerek kamu zararına sebebiyet verilmiştir.

Sorumlu temyiz dilekçesinde, mahkeme tarafından hükmedilen ve İdare tarafından ödenen maddi tazminatın gerekçesi olan yıkım kararının uygulanmadığı, davacı tarafından yapıya ilişkin olarak 3194 sayılı İmar Kanunu kapsamında “Yapı kayıt belgesi” alındığı ve anılan Kanun uyarınca yıkım kararının iptal edildiği, bu gelişmeler nedeniyle konusuz kalan maddi tazminatın iadesinin sağlanması için Danıştay ‘a ek karar düzeltme dilekçesi verildiği, ... tarih ve ... no.lu ödeme emri ile gerçekleştirilen ödemenin hatalı olduğu için rücuen tazminat koşullarının oluşmadığını ifade etmişse de; Danıştay Belediye’nin karar düzeltme talebini reddetmiştir.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile düzenleyici mevzuatı uyarınca kamu görevlisinin kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizliği sonucunda kamu idaresinin ek mali külfete katlanması kamu zararının belirlenmesinde esas alınmaktadır.

5018 sayılı Kanunun 71 inci maddesi uyarınca kamu zararının unsurlarından olan ihmal ise hukuka aykırı sonucun bilinmesi fakat istenmemesi ama gerçekleşmemesini önleyici, gerekli ve yeterli önlemlerin alınmamış olması şeklinde tanımlanmaktadır. İdare personelinin imar planına aykırı olarak imar durum belgesi ve yapı ruhsatı düzenlediği açık olup anılan eylem, ihmal kapsamında değerlendirilmiştir. Dolayısıyla ilgili memurlar tarafından hizmet kusuru sonucunda vuku bulan maddi tazminata sebebiyet verilmiştir. Söz konusu maddi tazminatın ödenmesi ile İdarenin zararı oluşmuş ve söz konusu zararın, ilgili memurlar tarafından tazmin edilmesi gerekmektedir.

Devlete ve Kişilere Memurlarca Verilen Zararların Nevi ve Miktarlarının Tespiti, Takibi, Amirlerinin Sorumlulukları, Yapılacak Diğer İşlemler Hakkında Yönetmeliğin “Zararların takibi ve yapılacak diğer işlemler” başlıklı 10 uncu maddesindeki ”En üst yöneticiler bilgi ve belgelerin kendilerine intikal ettiği tarihi izleyen 10 gün içinde bu yönetmeliğin 7 nci maddesinde belirtilen usul ve esaslar uyarınca zarar miktarını tesbit ettirirler.” hükmü uyarınca kurumun üst yöneticisi olan Belediye Başkanının rücu işlemlerini başlatması gerektiği halde, başlatmadığı görülmüştür. Her ne kadar zararı veren memurun amiri konumundaki İmar ve Şehircilik Müdür Vekili olarak görev yapan ... tarafından anılan Yönetmeliğin 10. Maddesindeki “Zararı veren memurun amirleri, zararın vuku bulduğu tarihi izleyen 3 gün içinde zararın konusu ile memurun sorumluluğunu belirten tüm bilgi ve belgeleri, o kurum ve kuruluşun en üst yöneticisine iletirler.” hükmü uyarınca Belediye Başkanına bildirimde bulunulmamışsa da; söz konusu maddi tazminat ödemesine ilişkin ... tarih ve ... no.lu ödeme emri belgesi, Harcama Yetkilisi sıfatıyla Belediye Başkanı tarafından imzalanmıştır. Dolayısıyla Belediye Başkanı söz konusu tazminat ödemesinden haberdar olmasına rağmen, tazminat ödemesine ilişkin rücu işlemlerinin başlatmadığı için oluşan kamu zararından tek başına sorumludur.

Bu itibarla, 50 sayılı İlamın 9. Maddesi ile verilen tazmin hükmünün BOZULARAK, sorumluluk yönünden yukarıda belirtilen hususların yeniden değerlendirilmesini teminen DAİREYE GÖNDERİLMESİNE (…. Daire Başkanı …, Üyeler …, …, …, …, … ile …’nin aşağıda yazılı karşı oy gerekçelerine karşı) oy çokluğu ile,

(Sayıştay Temyiz Kurulunun 30.03.2022 tarih ve 51489 sayılı kararı)