GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; ... Belediyesi ile ... San. Tic. A.Ş. yüklenimindeki ... TL bedelli 1000 adet Çatılı Piknik Masası Alımı ve Montajı işinde gecikme cezasının hatalı hesaplandığı görülmüştür.
İlamda Gerçekleştirme Görevlisi sıfatıyla sorumlu tutulan ... adına Avukat ... temyiz dilekçesinde, konunun esasına itirazda bulunmayıp sadece ...’nın İlama konu edilen mal alımı işinde gecikme cezasının hatalı hesaplanması hususunda sorumlu olmadığı yönünde itirazda bulunmuştur.
Temyiz dilekçesinde; oluşan kamu zararına sebebiyet verenin, malları zamanında teslim etmeyerek ceza kesilmesine neden olan yüklenici firma olduğu, yüklenici firma ihale konusu malları zamanında teslim etmiş olsaydı, herhangi bir kamu zararı oluşmayacağı, dolayısıyla önce bu zararın yüklenici firmadan talep edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Ancak, Anayasanın 160. maddesinde, “Sayıştay, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir. Sayıştayın kesin hükümleri hakkında ilgililer yazılı bildirim tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir kereye mahsus olmak üzere karar düzeltilmesi isteminde bulunabilirler. Bu kararlar dolayısıyla idari yargı yoluna başvurulamaz.” denilmekte olup 6085 sayılı Sayıştay Kanununun “Hüküm ve tutanaklar” başlıklı 50. maddesinde, “Daireler tarafından yapılan hesap yargılaması sonucunda; hesap ve işlemlerin yasal düzenlemelere uygunluğuna veya kamu zararının sorumlulardan tazminine hükmedilir. Bu hükümler dışında, gerekli görülen hususların ilgili mercilere bildirilmesine karar verilebilir…”, “İlamların İnfazı” başlıklı 53. maddesinde ise; “Sayıştay ilamları kesinleştikten sonra doksan gün içerisinde yerine getirilir. İlam hükümlerinin yerine getirilmesinden, ilamların gönderildiği kamu idarelerinin üst yöneticileri sorumludur.
İlamlarda gösterilen tazmin miktarı hüküm tarihinden itibaren kanuni faize tabi tutularak, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil olunur.” hükmüne yer verilmektedir.
Anayasanın yukarıda söz edilen 160. maddesine göre Sayıştay kararlarının kesin hüküm niteliğini taşıdığı kuşkusuzdur. Sayıştay’ın işbu ilamı ile tazmin tutarının sorumlulardan yani gerçekleştirme görevlisi ve harcama yetkilisinden tahsiline karar verilmiş olup 6085 sayılı Kanunun 53. maddesi hükmü uyarınca bu miktarın İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre bu görevlilerden yani sorumlulardan tahsil edilmesi gerektiği gibi, tazminle yükümlü tutulan görevlilerinin haksız ödemeden yararlanan ilgililere yani ahizlere özel hukuk hükümleri çerçevesinde rücu etmeleri mümkündür. Dolayısıyla, sorumlu adına avukatın söz konusu iddiası yerinde değildir.
(Sayıştay Temyiz Kurulunun 26.12.2018 tarih ve 45460 sayılı kararı)
Yorum Bırak