Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 15.Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraflar vekilince tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile idare arasında 25/11/2013 tarihli 4 adet özel maksatlı araç kullanma simülatörü işine ilişkin sözleşme imzalandığını, müvekkilinin sözleşme kapsamındaki tüm edim ve borçlarını kusurdan ari bir şekilde tamamlayarak davalı idareye teslim ettiğini, sözleşme konusu işin geçici kabulünün yapıldığını, ancak davalı idarenin sözleşme bedelinden 1.597.594,92 TL gecikme cezası kesintisi yapıldığını belirterek müvekkilinden gecikme cezası adı altında hukuka aykırı kesilen şimdilik 10.000,00 TL'nin ve davalı idarenin edimlerini ifa etmemesinden kaynaklı olarak müvekkili şirketin fazladan ödemek durumunda kaldığı bedelden şimdilik 10.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL'nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili, 06/09/2017 tarihli ıslah dilekçesinde gecikme cezasına ilişkin alacağı ıslah ederek 1.597.594,92 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle, davanın görev yönünden ve süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, işin teslim süresinin sözleşmede işe başlama tarihi olan 25/11/2013 tarihinden itibaren 450 takvim günü olarak belirlendiğini, buna göre simülatörlerin 17/02/2015 tarihine kadar muayene ve geçici kabul işlemleri için teslim edilmesi gerekirken ancak 01/02/2016 tarihinde geçici kabule hazır olduğunun davacı tarafından bildirildiğini, gecikilen süre göz önünde bulundurularak sözleşmenin 34. maddesi hükümleri çerçevesinde ceza kesintisi yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19/09/2018 tarihli ve 2016/648 Esas, 2018/634 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı taraflar istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvuruları esastan reddedilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 03/06/2020 tarih 2019/76 Esas ve 2020/539 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraflar vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay(Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi 25.03.2021 tarih 2020/2512 Esas ve 2021/1196 karar sayılı ilamında "Mahkemece hükme esas alınan 09.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda, sözleşme eki olan teknik şartnamenin teknik özellikler kısmının 2.2.1.2, 2.3.1.2, 2.3.1.3, 2.3.2.2, 2.3.2.5, 2.4.1.2 maddelerinde “…araçla ilgili gerekli olabilecek ilave görsel ve teknik bilgiler idare tarafından isteklilere verilebilecektir” hükmünün yer aldığı, teknik şartnamede sayılan görsel ve teknik bilgileri işin ifası için öncelikli edim mahiyetinde olduğu, davalının öncelikli edimini ifa ettiğini ispat edemediğini, görsel ve teknik bilgilerin davacıya verildiğine ilişkin tutanak ya da doküman sunamadığını, bu nedenle davalının işin süresinde teslim edilmediğini ileri sürerek gecikme cezası uygulama yoluna gidemeyeceği görüşü bildirilmiştir. Bilirkişi raporunda gecikmenin yüklenicinin kusurundan kaynaklanmadığı açıklandığına göre, çözümlenmesi gereken diğer uyuşmazlık gecikmenin ne kadarlık kısmının kabul edilebilir olduğu ve idarenin yükleniciye ne kadarlık gecikme cezası tahakkuk ettirmesinin mümkün olduğudur. Nitekim, yüklenici tarafından idareye yazılan 13.05.2014 tarihli yazıda; proje takviminde ilgili ... ürünü ile alakalı olarak yaşanan gelişmeler sonrasında yükleniciden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı olması gereken ile gerçekleşen sipariş verme süreleri arasında yaklaşık 5 aylık gecikme yaşandığı, bu gecikmenin telafi edilmesi gerektiği ve sözleşmenin süre uzatımına ilişkin 25.2 maddesinin işletilmesi hususu idareye bildirilmiş, yine 15.05.2015 tarihli yazıda 13.05.2014 tarihli yazı ilgi tutularak “…Rosenbauer firmasından alınması planlanan donanımların tedarikinde yaşanan sıkıntıların aşılmasının yaklaşık üç aylık bir zaman aldığı” belirtilerek yükleniciden kaynaklanmayan gecikmenin sözleşmenin 25.1 maddesi uyarınca proje takvimine eklenerek teslim süresinin yeniden belirlenmesi talep edilmiştir. Davacı, davasında davalı idarenin sorumluluğunda olan nedenlerle işi süresinde bitiremediğini ileri sürdüğünden ve yukarıda belirtilen yazılarıyla gecikilen süreyi beş ay ve üç ay olarak açıklayarak idareden süre uzatımı talep ettiğinden, bilirkişi raporunda belirtilen görsel ve teknik bilgilerin idarece yükleniciye verilmemesinin teslimi gereken süreye etkisi saptanıp ceza miktarı hesaplanırken bu süre dikkate alınmalıdır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu konuda bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.
Bu durumda mahkemece hükme esas raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınarak, idarece teknik şartname uyarınca yükleniciye verilmesi gereken görsel ve teknik bilgilerin verilmemesinin taraf yazışmaları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak işin toplam süresine etkisi saptanıp, davacının ne kadar süre uzatımına hak kazandığı ve kazandığı süre uzatımına göre işin teslimi gereken tarih tespit ettirilerek bunun sonucuna göre uygulanacak gecikme cezası belirlenmeli ve davacının gecikme cezasının istirdadı hakkındaki istemi hususunda bir karar verilmelidir. " gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak, uyulan Yargıtay bozma ilamı içeriği, bozma ilamı doğrultusunda yapılan inceleme, alınan ek rapor içeriği ve tüm dosya kapsamına göre; idarece teknik şartname uyarınca yükleniciye verilmesi gereken görsel ve teknik bilgilerin verilmemesinin taraf yazışmaları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak işin toplam süresinin etkisinin saptanması noktasında yapılan değerlendirmede; davacı tarafça davalı idareye yazılan 15/05/2015 tarihli yazıda donanımların tedarikinin 3 ay sürdüğü belirtilerek teslim tarihinin yeniden belirlenmesinin istenildiği, diğer simülatörlerin geliştirilmesi gibi paralel yürütülecek işlerin de bu gecikme nedeniyle takviminin uzadığı, yazılım ve donanım tasarımlarının değiştiği, bu değişikliklerin yapılıp biten diğer işleri de etkilediği, diğer bazı işlerin de yeniden ele alınacağı, yurt dışından beraber temin edilecek malzemelerin temininde gecikme yaşanmasına neden olduğunun belirtildiği, dosya kapsamında projenin takvimi, projenin alt ... kırılımları ve süreleri yer almadığından davalı idareye yazılan yazıda belirtilen 3 aylık gecikmenin paralel yürütüleceği söylenen işleri nasıl ve ne ağırlıkta etkilediğinin tespitinin yapılamadığı, davacı tarafça idareye yazılan 13/05/2014 tarihli yazıda proje takviminde ... ürünü ile ilgili olarak yaşanan gelişmeler sonrasında yükleniciden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı olması gereken ile gerçekleşen sipariş verme süreleri arasında yaklaşık 5 aylık gecikme yaşandığının belirtildiği ve ekinde yapılan işlerin ve harcanan mesainin sunulduğu, bu kapsamda 13/05/2014 tarihli yazının ek - A kısmında yer alan takvim incelenerek işin uzamasına neden olmuş olan sürenin hesaplanmasında simülatörleri gerçekleştirilecek araçların incelenmesi amacıyla görüşmelerin başladığı 06/12/2013 tarihi ve görüşmelerin sonlandığı 13/05/2014 aralığı arasında geçen 158 günlük gecikmenin davacıdan kaynaklanmadığı ve davacının bu süre kadar süre uzatımına hak kazandığı, sözleşmenin 34.2.maddesi uyarınca gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin 0,0015 oranında gecikme cezası uygulanacağı hükmünü içeriği, buna göre 3.060.525,00 TL bedel üzerinden bilirkişi raporunda toplam 348 günden 158 gün düşülerek 190 gün için hesaplamanın yapıldığı, hesaplanan bu sürenin gecikme cezası olarak kesilmesi gereken süre olduğu, davacı yüklenici olup bakiye 158 güne karşılık gelen miktarın toplam gecikme cezası bedelinden düşümü ile (1.597.594,92 - 872.249,63) 725.345,29 TL olup bu miktar gecikme cezası kesintisi yerinde olmadığından bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine, davanın niteliği de nazara alınarak dava tarihi öncesi itibariyle temerrüde düşürücü ihtarname olmadığından alacağın 10.000,00 TL'sine dava, kalanına ıslah tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, davacı vekili dava dilekçesinde her ne kadar teknik verilerin müvekkili tarafından temin edilmesi nedeniyle yapılan ilave masrafların da davalıdan tahsilini istemişse de davacı tarafından teknik verilerin teminine yönelik yapılan masraflara ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı gibi davacı yüklenicinin sözleşmeyi fesih yoluna gitmeyerek ifa ile sonuçlanmasını bekleme tercihinde bulunduğu, bu tercihe göre davacının uzayan ... süresinde yapmak durumunda kaldığını ileri sürdüğü masrafı talep etme hakkı olmayacağı anlaşılmakla bu kalem istek yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda belirtilen davacının sorumlu tutulduğu günlerden sorumlu olmadığını kesilen cezanın tamamen haksız olduğunu, davalı tarafın 26/05/2016 tarihli yazı ile temerrüde düştüğünü, faizin dava ve ıslah tarihlerinden başlatılmasının hatalı olduğunu, ilave maliyete ilişkin belgelerin dosyaya sunulduğunu, bunların dikkate alınmadığını belirterek, mahkeme kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının talebinin basiretli tacir gibi davranması gerektiği ilkesi ile bağdaşmadığını, 4734 Sayılı KİK ve 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 25. maddesi dikkate alındığında üretici firmadan kaynaklanan sebeplerin mücbir sebep olarak kabul edilemeyeceğini, süre uzatımı verilebilecek hallerin ilgili maddelerde düzenlendiğini, davacıya sözleşmenin 34. maddesi gereğince cezai işlemlerin uygulanacağının bir çok kez bildirildiğini, idarece yapılan işlemlerin mevzuata uygun olduğunu belirterek, mahkeme kararının bozulmasını davanın reddedilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan gecikme cezası olarak kesilen bedel alacağı ve davalının edimini gereği gibi ifa etmemesinden kaynaklı olarak uğranılan zararın tazminine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3/2. maddesinin atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428. maddesi ile 439/2. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; bozmaya uyularak alınan ek raporun ilamda belirtilen şekilde düzenlenmiş olduğu ve denetime elverişli, hükme esas alınmaya yeterli olduğu, davacı temyizindeki faizin ihtar tarihi yerine, ihtarın içeriği itibariyle dava ve ıslah tarihinden başlatılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığı anlaşılmakla taraflar vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
(Yargıtay 6. HD., T. 30.1.2024, E. 2022/3403, K. 2024/384)
Yorum Bırak