Davacı vekili, müvekkil şirket ile davalı arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca toplamda 26.100 TL kesin teminat mektubunun davalı kuruma yatırıldığını, işin bitmesi ve sözleşme sona ermesine rağmen yapılan şifahi görüşmelere rağmen kesin teminatın taraflarına ödenmediğini ileri sürerek kesin teminat bedeli olan 26.100 TL ve çalıştırılan ek araçlara ait 500 TL olmak üzere şimdilik 26.600 TL alacağın muaccel hale geldiği tarihten işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın idari yargının görev alanına girdiğini, yüklenici davalının işçilerle ilgili eksik sigorta pirimi ödemesi ve bununla ilgili sahte evrak sunmasının Ajans ve Kamu ihale mevzuatında belirtilen yasak fiil ve davranışlarından olduğu, bu teminat mektuplarının Ajans ve Kamu ihale mevzuatı gereğince gelir kaydedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşme dolayısıyla verilen kesin teminat mektubunun davalı tarafça sözleşmeye aykırılık nedeniyle gelir kaydedildiği ancak davalı kurumun sözleşmeye aykırılık olarak ileri sürdüğü fiillerden dolayı takipsizlik kararı verildiğinden davalı tarafça teminat mektubunun sözleşmeye aykırılık nedeniyle gelir kaydedilmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle 26.100 TL nin temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline, ek araçlara yönelik açılan davanın ise davacı tarafça atiye bırakıldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

(Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 17.09.2020 tarih ve 2019/1772 E.  ,  2020/2866 K. nolu kararı)