Doğrudan Temin Yöntemi:

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 22 nci maddesinde hüküm altına alınan doğrudan temin yöntemi; idare tarafından davet edilen isteklilerle teknik şartların ve fiyatın görüşülerek ihtiyaçların temin edilebildiği usul olarak tanımlanmaktadır.

Bu yönteme göre gerçekleştirilen alımlarda;

  • Kişi veya kişilerin görevlendirilmesi
  • Piyasada araştırma yapılması

Zorunludur.

  • İlan yapılması
  • Teminat alınması
  • Yeterlik kriteri aranması

Zorunlu değildir.

Kural olarak doğrudan temin yöntemine göre gerçekleştirilen alımlarda sözleşme serbestisi ilkesinin geçerli olduğunu ifade edebiliriz. Anayasanın 48 inci maddesine göre; “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir.” Bu kapsamdaki alımlarda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için, taraflar sözleşmenin içeriğini belirleme ve sözleşmenin yazılı olup olmaması konularında takdir hakkına sahiptir.

 

Doğrudan Temin Alımlarında İdarelerin Takdir Yetkisi:

Sözleşme serbestisi olması, doğrudan temin yöntemine göre gerçekleştirilen alımlarda geniş bir hareket alanı sağlamakla birlikte, idarelerin takdir yetkisinin ne şekilde ele alınacağı kanaatimizce üzerinde hassasiyetle durulması gerekli bir konudur.

Bu hususu Danıştay’ın bir kararı üzerinden ele alalım:

Danıştay 13. Dairesinin 21.03.2024 tarih ve E. 2023/3771, K. 2024/1408 nolu kararına göre;

“Bu çerçevede, doğrudan temin usulünde idarelerin temel ihale ilkelerini gözetmek koşuluyla isteklileri belirleme ve yükleniciyi tespit etme hususunda geniş bir takdir yetkisi bulunmaktadır.

Dava konusu uyuşmazlıkta, Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yöneticiliği tarafından 28.07.2023 tarihinde “Su Deposu Onarımı” işi 4734 sayılı Kanun’un 22. Maddesinin (d) bendi çerçevesinde doğrudan temin yoluyla gerçekleştirilmiş ve davacıdan da iş kapsamında teklif sunması istenmiş ise de, davacının aynı idare tarafından 05.07.2023 tarihinde gerçekleştirilen 2023/573845 ihale kayıt numaralı “Üçlü hidrofor grubu malzeme alımı işi” ihalesinde 4734 sayılı Kanun’un 17. Maddesinin (c) bendine göre yasak fiil ve davranışta bulunduğundan bahisle doğrudan temin kapsamında yapılan alımda teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına karar verilmiştir.

Bu durumda, aynı idarenin daha önce gerçekleştirdiği başka bir ihalede yasak fiil ve davranışta bulunduğu tespit edilen davacının, aynı idarenin gerçekleştirdiği doğrudan temin yönteminde teklifinin değerlendirme dışı bırakılması konusunda yeterli ve makul sebeplerinin bulunduğu, idarenin isteklileri belirleme ve yükleniciyi takdir etme konusunda sahip olduğu geniş takdir yetkisini keyfi kullanmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.”

Doğrudan temin yönteminde idarelere geniş bir takdir yetkisi verilmiş olmakla ve sözleşme serbestisi ilkesi bulunmakla birlikte, idarelerin bu takdir yetkisini herkese önceden ilan ve isteklilerin de buna göre hareket etmesi gerekir. Aksi durumda takdir yetkisinin keyfi kullanılması ortaya çıkabilecektir.

Bunun yanında, doğrudan temin yöntemine göre bir isteklinin değerlendirme dışı bırakılabilmesi, buna imkan veren yasal düzenleme olması halinde mümkündür. Danıştay kararında bu yasal düzenlemeye yer verilmemiştir. Zira, bu yönde bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, sözleşme serbestisi ve idarelerin takdir yetkisi olduğu için, doğrudan temin piyasa araştırması yapılırken, teklif verecek isteklilere bu alımın şartları belirtilmek suretiyle, hakkında yasak fiil veya davranıştan yasaklılık süreci başlatılan isteklilerin doğrudan temin alımından değerlendirme dışı bırakılacağı belirtilebilir ve bu durumda olan kişiler değerlendirme dışı bırakılabilir. Ancak, emsal Danıştay kararında olduğu gibi bir yaklaşım doğru gözükmemektedir.

Önceden belirtilmeyen ve buna göre alım süreci başlatılan bir doğrudan temin yönteminde, sözleşme serbestisi gereği şartlar ortaya konulduktan sonra, değerlendirme kriterlerinin değiştirilmesinin takdir yetkisi olarak veya sözleşme serbestisi olarak ele alınabilmesi hukuki gözükmemektedir.