Konuya ilişkin emsal kararlara ve bu konularla ilgilenen kişilerin yazdıklarına baktığımızda net bir uygulama birliğinin olmadığını, bazı kişilerin ısrarla geçmişe dönük fiyat farkı hesabı yapılarak, hesaplanmış olan fiyat farkının değiştirilmesinin mümkün olamayacağını ifade ettiklerini görmekteyiz. Bu yaklaşım bazı kararlarda da karşımıza çıkmaktadır.

Hesaplanmış olan fiyat farklarının değiştirilmesi, yükleniciye süre uzatımı verilmiş olması, iş programının değiştirilmesi ve kullanılmayan ödeneklerin sonraki aylara aktarılması hallerinde mümkündür. Çünkü yüklenici kusuru olmadığı halde kullanılmayan bir ödenek söz konusudur ve fiyat farkına ilişkin usul ve esaslarda yazılı olan – Yüklenici kusuru ile iş programına uyulmaması halinde, iş programına göre gerçekleştirilmesi gereken ayın ödeneklerinin esas alınması – ilkesi ve yaklaşımı, yüklenici kusuru olmadığı halde ödeneğin kullanılamadığı durumlarda doğru ve uygulanabilir gözükmemektedir.

Yüksek Fen Kurulunun aldığı kararları, Sayıştay’ın ilgili daireleri ve Temyiz Kurulu tarafından alınmış kararları ve ilgili kişilerin yazdıklarını uzun uzadıya tartışmak belki çok daha yararlı olabilir. Ancak, yazımızda bu tartışmalardan ziyade, konunun özüne ve hesaplanmış olan fiyat farklarının değiştirilebilmesinin mümkün olabileceği olgusu üzerine odaklanmaktayız.

Hesaplanmış olan fiyat farklarının değiştirilmesi, yüklenici kusuru olmadığı halde kullanılmayan ödeneklerin ötelenmesi halinde mümkündür ve bu geçmişe yönelik fiyat farkı hesabından ziyade, hesaplanmış olan fiyat farkının düzeltilmesi olarak ele alınmalıdır. Ancak, bu yapılırken dikkat edilecek bazı hususlar bulunmaktadır.

Fiyat farkı hesabında dikkate alınan hakediş tutarının değiştirilmesi mümkün değildir. Bu suiistimali ve mevzuata aykırı hesaplamaları da beraberinde getirebilecektir. Yüklenici kusuru ile kullanılmayan ödenek ile idare kusuru veya mücbir sebep nedeniyle kullanılmayan ödenek ayrımının dikkatle yapılması gerekir.

Netice olarak, hesaplanmış olan fiyat farklarının değiştirilmesi mümkün değildir şeklinde bir kabulle hareket edilmesinin her durumda doğru olamayacağı, fiyat farkına ilişkin usul ve esaslarda yazılı ilkeler dikkate alınarak konuya yaklaşılması gerektiği ve çözümün de kusur üzerine alınması gerektiği düşünülmektedir.