KİSK’in “Yüklenicinin sözleşmeyi feshetmesi” başlıklı 19’uncu maddesine göre;

“Sözleşme yapıldıktan sonra mücbir sebep halleri dışında yüklenicinin mali acz içinde bulunması nedeniyle taahhüdünü yerine getiremeyeceğini gerekçeleri ile birlikte yazılı olarak bildirmesi halinde, ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.”

KİSK’in 17’nci maddesinin (b) bendinde ise, “Yüklenicinin iflas etmesi halinde, sözleşme feshedilerek yasaklama hariç hakkında 20 ve 22 nci maddeye göre işlem yapılır.” düzenlemesi yapılmıştır. Kanun’un 20 nci maddesinde idarece sözleşmenin feshedilmesi halinde kesin ve ek kesin teminatın gelir kaydedileceğine dair düzenlemelere yer verilmiştir.

İflas kararı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre dava açılması üzerine mahkemelerce verilir. Buna karşılık mali aczin ne olduğu ve yüklenicinin mali acz içinde olup olmadığına karar verecek merci mevzuatta düzenlenmemiştir.

Sözleşmenin yüklenicinin mali acze düşmesi nedeniyle feshi ile iflası nedeniyle feshi arasında sonuçları bakımından önemli bir farklılık vardır. KİSK’in 22’nci maddesinde,

“19, 20 ve 21 inci maddelere göre sözleşmenin feshedilmesi halinde, yükleniciler hakkında 26 ncı madde hükümlerine göre işlem yapılır. Ayrıca, sözleşmenin feshi nedeniyle idarenin uğradığı zarar ve ziyan yükleniciye tazmin ettirilir.” hükmü yer almaktadır. Kanun’un 26’ncı maddesi ise yasaklamaya ilişkin düzenlemeleri içermektedir.

Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde hem mali acz hem de iflas nedeniyle fesihte;

1- Kesin teminat ve ek kesin teminatlar gelir kaydedilir.

2- Sözleşmenin feshi nedeniyle idarenin uğradığı zarar ve ziyan (menfi zarar) yükleniciye tazmin ettirilir.

Mali acz ve iflas nedeniyle fesihteki tek fark, mali acz nedeniyle fesihte yukarıdaki yaptırımlara ilave olarak yüklenici hakkında yasaklama kararı verilecek iken, iflas halinde yasaklama söz konusu olmayacaktır.

Burada üzerinde durulması gereken bir başka nokta, mali acz nedeniyle fesihte yüklenici hakkında Kanun’da öngörülen tüm yaptırımların uygulanması öngörülmüş olduğu halde bu durumun neden ayrı bir başlık altında düzenlendiği ve yükleniciye yazılı gerekçe sunma şartı getirildiğidir. Bir başka ifade ile mali acz nedeniyle fesihte, KİSK’in 20’nci maddesinde düzenlenen taahhüdünü sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmeme, işi süresinde bitirmeme ile yasak fiil veya davranışlarda bulunma halinde öngörülen yaptırımların aynısı uygulanacağına göre mali aczi de 20’nci maddede düzenlemek mümkündü.

Diğer taraftan pratikte Kanun’un 26’ncı maddesinde düzenlenen bir yıldan az olmamak üzere iki yıla kadar yasaklama süresinde idareler mali acz nedeniyle fesihte takdir haklarını alt limitten yasaklılık kararı vermek şeklinde kullanarak yüklenici lehine bir uygulama yapabileceklerdir.